Ağladığınız vakit ses telleri şiştiği için sinüsleriniz de şişebilir. Bildiğiniz üzere bu durum kaynaklı yaşanan burun tıkanıklığı nedeniyle sesiniz olduğundan daha kötü çıkabilir.
Ancak doğal ki ağlayınca yaşanan ses tonu değişiminin tek sebebi bu değil. Pekala bu durumun diğer etkenleri ne olabilir?
Uzun mühlet ağlamak, ses tellerini yıpratabiliyor.
Bebeklerde de çok uzun mühlet ağlamak ses tellerini zedelebiliyor. Bu durum yetişkinlerde de birebir etkiyi yaparak sesin çatallanmasına yol açıyor. Böylelikle sesiniz, olduğu halinden daha kısık çıkabiliyor. Bazen birçok kişi uzun mühlet ağlayınca boğazlarının neden şiştiğini merak edebiliyor.
Şöyle ki; otonom hudut sistemi (istemsiz yapılan hareketleri temsil ediyor), sempatik hudut sistemini (stresli durumlarda aktif olur) harekete geçirdiği için ağladığımızda bedenimizde savaş ve kaç yansısı uyanır. Bu reaksiyon de yeme içme dahil birçok fonksiyonu yerine getirmemizi, yalnızca o an için engeller.
İşte boğazların şişme durumu, ses telleri ortasındaki açıklıkta bulunan glottisinin (ses tellerinin bulunduğu orta kısmın tıbbi adı) şişmesinden kaynaklanır. Zira bu şiştiğinde boğazlar da dolgun ve gergin hisseder. Hatta Dr. Patricia Salber’a nazaran bu durumun meydana gelme sebebi vücudumuzun bizi zarar görmememiz için müdafaa iç güdüsünden kaynaklanıyor. Yani beden, ciğerlere sümük yahut gözyaşı girmemesi için aslında mücadele etmiş oluyor.
Ağlayınca sesin olağan çıkması için boğazı temizlemek (ses tellerini temizlemek üzere de düşünebilirsiniz) aslında güzel bir şey değil.
Bazı sanatkarlar, sahnede ağladıkları zaman seslerini denetim etmeye çalışmak yerine evvel derin bir nefes aldıklarını ifade ediyor. Zira bu esnada alınan nefes, ağlamayı bir nebze de olsa durdurabileceği için ses de yavaş yavaş olağana dönebiliyor.
Bir başka neden ise çene kaslarının gerilmesi.
Ağladığınızda çenenizin kasıldığını hatta bu nedenle konuşmakta bile zorlandığınızı hissedebilirsiniz. Aslında bu durum bedenin yaşadığı duygusal soruna verdiği fizyolojik bir yansıdan kaynaklanıyor.
Böyle bir durumda düzgün konuşma eforuyla çenenizi daha fazla sıkmak yerine sakinleşip ondan sonra konuşmaya başlamanız daha düzgün olur.
Ağlayınca yüzün buruşması da gayreti.
Gözyaşlarınız yüzünüzden süzülmeye devam ederken bir yandan yüz kaslarınız da devreye girer. Böylelikle yüzünüzü istemeden de olsa buruşturduğunuz için konuşmaya çalıştığınız takdirde sesiniz daha üzgün ve ince çıkabilir. Ayrıyeten bu türlü bir durumda nefes nefese kalmak da ses için düzgün değildir. Üstte da bahsettiğimiz gibi ses tellerini denetim edebilmenin en faal yollarından biri nefesi, yani diyaframı (göğüs boşluğunu) denetim edebilmektir.
Kaynaklar: Quora, Self, Judy Rodman, Healthline, The Cut, Live Science, Independent