Bundan 6 ay öncesinde birinci derece doğal sit alanı olan, Türkiye’nin en hoş göllerinden Tuz Gölü kurumuş ve bu üzücü olay binlerce flamingo yavrusunun dehşetli bir formda can vermesine neden olmuştu. Olayın toplumsal medyada duyulması ve büyük reaksiyon almasının akabinde ise Konya Valiliği bir açıklama yapmış ve özel bir komite oluşturularak yavruların vefatıyla ilgili soruşturma başlatıldığını açıklamıştı. Lakin ülkemizde biz insanların sebep olduğu birden fazla olay üzere bu mevzu da bir halde unutulmuştu.

Bir yaban hayat gözlemcisi olan Seçkin Barbaros ise yaklaşık 5 bin flamingo yavrusunun vefatının nedenini ve yapılan incelemelerin ayrıntılarını öğrenmek emeliyle CİMER üzerinden Konya Valiliği’ne ulaştı. Valilikten flamingoların katledilmesine dair Barbaros’a verilen karşılık ise “iklim krizi” oldu.

Flamingo vefatları ve Tuz Gölü’nün kuruması için bilinçsizce yapılan sulama uygulamaları sebep gösterilmişti

Yaptığı müracaatta Barbaros, valilikten “Söz konusu incelemeler kapsamında sorumlu bireyler saptanmış mıdır? Sorumlu şahıslara rastgele bir cezai yaptırım ya da soruşturma uygulanmış mıdır? Kelam konusu inceleme kamuoyuyla paylaşılacak mıdır? Flamingoların vefatına neden olan olayların bir daha yaşanmasının önüne geçilmesi için gerekli önlemler alınmış mıdır?” soruları için yanıt istedi. Valilikten gelen karşılık ise şu formda oldu:

“Olay yerinden alınan örneklerin patolojik sonuçlarına nazaran rastgele bir zehirlenmenin kelam konusu olmadığı anlaşılmıştır. İnceleme Komitesi tarafından hazırlanan raporda; global iklim değişikliğinin ülkemizde ve bilhassa Konya Kapalı Havzası’nda kendisini hissettirmekte olduğu, Tuz Gölü’nde yaşanan bu olayda global iklim değişikliği ile artan buharlaşmanın da tesiri olduğu, bu sebeplerle havzada yaşanan su probleminin, hayatiyetlerini devam ettirebilmek için suya ve besine muhtaçlığı olan flamingoları olumsuz istikamette etkilemekte olduğu, beslenme yetersizliği ve doğal seleksiyon sonucunda de aşikâr sayıda flamingo ölümlerinin gözlendiği belirtilmiştir”

Olayın yaşandığı sırada flamingo vefatları için bölgede tarım yapan çiftçilerin göle olan su akışını bentlerle kesmesi ve yanlış sulama uygulamaları sebep gösterilmişti. Bundan bir ay öncesinde ise ülke tarım alanlarının yüzde 20’sini kapsayan Konya Ovası’ndan fecî imgeler gelmiş; başta çiftçilerin yeraltı sularını kaçak ve bilinçsiz bir biçimde kullanması sebebiyle oluşan devasa obruklar nedeniyle ovanın çökmek üzere olduğu bildirilmişti.

Göller kuruyor, Konya Ovası çöküşün eşiğinde

Geçtiğimiz günlerde ise TBMM’de oluşturulan “küresel iklim değişikliğinin tesirlerinin en aza indirilmesi, kuraklıkla gayret ve su kaynaklarının verimli kullanılması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi emeliyle kurulan Meclis Araştırması Kurulu raporu” açıklanmış; 860 sayfalık raporda acil tedbir alınmaması durumunda Eber, Akşehir, Burdur, Kulu, Bolluk, Beyşehir, Eğirdir ve Tuz Gölü’nün yok olmakla karşı karşıya olduğu bildirilmişti. Konya Ovası’nda yeraltı su düzeyinin her geçen yıl 1 metreden daha fazla düşmekte olduğunun belirtildiği raporda, “Yer altı su düzeyi düştüğü için dünyanın nazar boncuğu olarak tanımlanan Meke Gölü kurumuş, Konya Ovası’ndaki obruklarda su düzeyi en az 20-25 metre düşmüş, birçoğunda artık su bulunmamaktadır” biçiminde kaydedilmişti.

Öte yandan bu noktada neden meydana geldiği muhakkak olan; hatasız canlıların vefatına neden olmasının yanı sıra yakında sadece kendi çıkarları için yeraltı sularını sömüren şahısları de olumsuz etkileyecek olan bu olay için hiçbir tedbir alınmaması; dahası üstünün güya sebebi yeniden biz beşerler değilmiş üzere ‘iklim krizi’ denerek örtülmeye çalışılmasına da değinmek gerekiyor.

İklim krizi uzun bir müddettir dünya genelini etkiliyor olsa da böylesine toplu ve ani gelişen bir katliamın sebebinin yalnızca iklim krizi olamayacağını; bu süreci hızlandıran bir dış etkenin olması gerektiğini anlamak için üzerine çok da baş yormaya gerek yok. Buna dur diyebilecek yetkililerin hiçbir şey yapmaması; son derece önemli bir mesela olan iklim kriziniz değersiz bir şeymiş üzere bu biçim önlenebilir bahislere kılıf olarak kullanılması ise başka bir sıkıntı. Anlayacağınız üzere kim ne derse desin insanlık, bencilliği sebebiyle tarihin en büyük kitlesel yok oluşuna yani kendi sonuna gerçek körü körüne gitmeye devam ediyor ve bu biçimde de devam edecek üzere duruyor.