Toplumda bayanların seksten hoşlanmadıkları, yalnızca partnerlerini memnun etmek için cinsellik yaşadıkları yönünde genel bir görüş vardır (işin gerçeği bu türlü olmasa da).
Aslında merak uyandıran konu, insanların cinsel tecrübeden hoşlanıp hoşlanmamasından öte, erkeklerin neden bayanlara nazaran daha fazla bu hususları düşündüğüdür. O halde gelin, bu durumun nedenlerine bakalım.
Aslında bu bahisteki en büyük etken, erkeklerin hormonal olarak bayanlara nazaran cinsel manada daha süratli uyarılmaları.
Kadın ve erkek ortasında fizyolojik ve anatomik özellikler farklıdır. Erkeklerde penis sertleştiği vakit cinsel olarak uyarıldıkları manasına geliyor. Fakat bayanlarda problem daha karmaşık. Zira her bayanın cinsel uyarılma durumu birbirinden farklı ve net değil. Bu yüzden psikologlara nazaran erkeklerin hormon yapısı sekse daha kolay adapte olmaya yöneliktir. Mesela cinsel terapistler, penis ve vajina birlikteliğinde erkeklerin bu tecrübeye hazır olduğunu, sertleşmenin yanında ani bir coşku hissetmelerinden anlayabileceğimizi söylüyor.
Bunun haricinde seks esnasında penisten şeffaf bir sıvı gelir ki bu da zevk suyudur. Bu su, sperm ile karıştırılıyor fakat ikisi farklıdır; zevk suyu, meninin kolay çıkması için penisin içindeki üretra isimli borucuğun kaygan olmasını sağlayan bir fonksiyona sahiptir.
Kadınların sekse hazır olması ise şu süreçlerle irtibatlıdır: Evvel vajina ıslanıp genişler, sonra klitoris kabararak sertleşir ve böylelikle cinselliğe karşı bir heyecan hissedilir. Ortalarındaki en büyük fark, erkeklerin cinsellik konusunda daha çabuk uyarılmasıdır. Cinsel terapistler, bayanlarda bu durum tam aksisi olduğu için erkeklerde cinselliğe düşkünlüğün daha fazla görülebileceğini tabir ediyor.
Erkekler, gördüklerinden bayanlara nazaran daha fazla etkilenirler ki bu da bir erkeğin alımlı bulduğu bir bayandan cinsel manada kolaylıkla etkilenebilmesini sağlar. Bayanlarda ise birden fazla vakit duygusallık ön planda olduğu için bayanlar cinsellikte romantizm arayabilir. Bunun nedeni de pek çok toplumda ‘evliliğe yahut nizamlı ilişkiye’ bağlı olmadan bayanın bir cinsel tecrübe yaşamasının beğenilen karşılanmaması olabilir.
Erkekler cinsel olarak uyarıldıklarında hormonları en üst düzeye çıktığı için orgazma kolaylıkla ulaşabilir ve orgazmın akabinde çabucak hormon seviyeleri düşmeye başlar. Böylelikle cinsel uyarılma sonlanır yani erkeklerde cinsellik romantizm hedefli değildir, daha çok iç güdüsel olarak deneyimlenir. İngiliz biyolog Charles Darwin, evrimsel açıdan erkekliği tanımlarken; ‘güçlü yapıları, ettikleri arbedeler, silahları sevmeleri, daima hareket halinde olmaları’ nedeniyle cinsel etkileşimleri başlatan etkin taraf olduklarını söylüyor.
Yani baktığımızda tarih boyunca erkekliğin evrimi aktif ve maskülen olmak üzerine heyeti, dişilerin evrimi daha edilgen, pasif olma üzerine heyeti olmuştur. Erkeklerin faal yapısı onların daha süratli üreyebilen bir çeşit olmalarına yol açmıştır. Bayanlarda ise durum zıddıdır, bayanlar gebe kaldıklarında dokuz ay boyunca karınlarında çocuk taşırlar. Bu fark dahi bayanın ve erkeğin seks konusundaki davranış biçimini değiştiriyor. Kadının, çocuğuna bakabilmesi için partner konusunda daha seçici olması gerekiyor zira erkek otomatik olarak üreyip diğer biriyle birlikte olmaya programlanıyor. Aslında bayanın evrimsel açıdan doğuracağı çocuğu ve kendisini güvence altına almaya ihtiyacı var. Erkekte ise uzun müddet birine bağlı kalmadan cinsellik yaşama potansiyeli olduğu için durum farklıdır.
Erkeklerin cinselliğe daha düşkün olmalarının nedenlerinden biri de çoğu toplumda erkeklerin cinsel tecrübeyle tanışmalarının bayanlara nazaran daha erken olması.
2001 yılında Roy Baumeister, Kathleen Catanese ve Kathleen Vohs tarafından yapılan bir meta-analiz çalışmasında, erkeklerin daha sık cinsel içerikli fikirler ve fanteziler içerisinde olduğu tespit edildi. Ayrıyeten araştırmaya nazaran, erkekler cinsel olarak daha fazla uyarılıyordu. Araştırma kapsamında erkeklerin %91 oranla, bayanların da %52 oranla haftada bir yahut birden çok kez cinsel istek duydukları görüldü.
Yine yapılan bu araştırmada, erkeklerin bayanlara nazaran partnerlerinden daha sık seks isteğinde bulundukları da ortaya koyuluyor. Mesela evli çiftlerde kadının seks ölçüsünden genel olarak şad olduğu lakin erkeğin vakit geçtikte %50 oranla bu isteğinin arttığı görülüyor.
Erkeklerin, bayanlara nazaran daha sık mastürbasyon yaptığı da bir başka bulgu. Araştırmacılara nazaran bunun nedeni, mastürbasyon yapma isteğinin hormonal açıdan erkeklerde daha yoğun deneyimlenmesinin toplumda kabul görmüş ortak bir görüş olmasıdır. Yani mastürbasyon erkeklikle özdeşleştirilmiş üzere düşünebilirsiniz. Bir bakıma bu davranışın nasıl yapılacağı erkeklere küçük yaşta öğretilirken, bayanlarda bu türlü bir eğitim kelam konusu olmayabiliyor. Bu durum erkeklerin, cinsellikle bayanlara nazaran daha erken yaşta tanışmalarını sağlıyor.
Keza bir erkeğin evlenmeden evvel cinsellik yaşamaması toplumda olağandışı karşılanırken, bayanlar da bu türlü bir şeye yeltendiğinde ayıplanabiliyor. Bayana toplumsal etrafı tarafından cinsellik sadece bir kurala bağlı durum olarak öğretildiği zaman kadın cinselliği anlamsız bulabiliyor ve cinsellikten soğuyabiliyor. Ayrıyeten bayanın cinselliği toplumda her daim bastırılan, ikinci plana atılan bir bahis olmuştur. Birden fazla vakit kız çocukları cinsellikle ilgili bir soru sorduklarında dahi büyükleri tarafından, cinsiyetlerinin kız olması nedeniyle bu söylediklerinin yanlış olduğu kendilerine öğretilebiliyor.
Kadınlar seksi reddetmeye erkeklere nazaran daha meyilli olabiliyor.
Normalde bayanlar, erkeklere nazaran daha erken ergenliğe girer lakin cinsel istekleri erkeklere nazaran daha geç şekillenebilir. Erkeklerin, partnerlerine göre iki-üç kat daha fazla seks yapma teşebbüsü başlattığı ve yeniden partnerlerine nazaran seks tekliflerini daha az reddettiği yapılan çalışmalarca ortaya konmuştur. Mesela bir deneysel çalışmada, orta derece caziplikte karşı cinsten bir birey (araştırma için rol yapan ve iştirakçileri tanımayan birisi), hem erkeklere hem de bayanlara akşam seks yapmayı teklif ediyor. Bayanların neredeyse yüzde yüzü, erkeklerin yüzde yirmi beşine kıyasla bu teklifi reddediyor.
Hatta öbür bir çalışmada, gey erkeklerin, lezbiyen bayanlara nazaran daha sık seks yaptığı tespit edilmiş. İngiliz Ulusal Cinsel Tavırlar ve Hayat Stilleri Araştırması’nda ise 16-74 yaşları ortasındaki İngiliz bayanların %22’sinin, erkeklerin %50’sine kıyasla, son dört hafta içinde yaptıkları mastürbasyondan keyif almadıkları, uyarılma tarafında eksiklik yaşadıkları ve seks yaptıkları vakit zevk almadıkları yönünde geri bildirim verdiği görülmüş.
Yapılan araştırmalardan yola çıkarak erkeklerin cinselliğe bayanlara nazaran daha düşkün oldukları söylenebilir. Üstelik toplumda porno sitelerine üye olma, seks oyuncakları satın alma üzere davranışları gerçekleştiren çoğunluğun erkekler olduğu gerçeği de bu kanıyı güçlendiriyor.
Bir diğer ruhsal neden ise bu durumun seks bağımlılığından kaynaklanabileceğini gösteriyor.
Sosyal psikolog Roy Baumeister’a göre, bir erkeğin bir bayana nazaran yüksek cinsel dürtüye sahip olması olağan karşılanabilir. Lakin psikoterapist Esther Perel, erkeklerin bayanlara göre sekse daha takıntılı olmasını cinselliği farklı deneyimlemelerine bağlıyor. Bayanlar, irtibat yoluyla yakınlık kurmaya daha meyilliyken, erkekler için yakınlık kurmak seks aracılığıyla olabiliyor.
Ancak bu durum aşırı uçlara ulaştığında, ortaya saplantılı biçimde yaşanan bir cinsellik anlayışı ortaya çıkabiliyor. Tıpkı husus bağımlılığı üzere, denetim edilemez biçimde yaşanan ağır cinsellik de bağımlılık yapıyor. Uzmanlara nazaran erkeklerin bu bağımlılığı göstermesi, sürekli seks yahut cinsel aktivite düşünmelerine yol açabiliyor.
Kaynaklar: Unherd, Cised, News 24, Metro, Cised 2, Pub Med, Yakın İlişkiler