Maalesef ki günümüzde işsizlik oranları epeyce yüksek. Üstelik üniversite mezunu bile olsanız iş bulmakta zorlanabiliyorsunuz. Bu sebeple de bir iş bulduktan sonra adeta dört elle sarılmanız gerekebilir.

Mağazalarda çalışanların büyük birçoğunu da üniversite mezunları ve öğrenciler oluşturuyor. Yani hepimiz üzere paraya muhtaçlıkları var. Kasada bize bir şeyler satarak ekstra para kazandıklarını sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Çünkü sektörün içinde çalışmış kişilerden öğrendiklerimize nazaran durum hiç de bu türlü değil. 

Alışverişinizi tamamladığınız kasa noktalarını bir düşünelim.

Kasada sıraya girdiğiniz andan itibaren etrafınızda alabileceğiniz nispeten daha ucuz eserler görmeye başlarsınız. Bu eserler çorap, pil, ıslak mendil, sabun yahut parfüm üzere şeyler olabilir. Sıradayken bir şey almadan çıkmayı başarıp kasaya geldiğinizde bu kere da kasiyerin etrafındaki ürünler gözünüze çarpmaya başlar. 

Gözünüze çarpan bu eserler hakkında kasa çalışanından duyduğunuz teşvik edici bir soru, o eseri almanıza sebep olabilir. Bu sayede de alışverişinizi tamamladığınızı düşündüğünüz kasa noktasında kendinizi farklı eserler alırken bulabilirsiniz.

Ek satışları adeta bir yarışa dönüştürüyorlar. 

Kasada “Denemek ister misiniz?” veya “XX eserimizde kampanya var” gibi cümleler yer alıyor. Bunlar da harekete geçirici bir tesir yaratarak bizi o esere bakmaya, deneyimlemeye ve sonuç olarak da satın almaya teşvik ediyor. Pekala kasiyerler neden gözümüzün önündeki eserleri satın almamız için ekstra uğraş sarf ediyor?

Sanılanın bilakis; çalışanlar bu ürünlerden ekstra para kazanmıyor. Ancak tekrar de eserleri önermeleri ve satışını gerçekleştirmeleri birtakım firmalar için hayli büyük bir kıymete sahip.

Ek eser satışı, ek ciro demek…

Yine kimi firmalarda merkez tarafından her mağaza için farklı ayrı belirlenen satış maksatları konulabiliyor. Mağazanın aylık cirosuyla gayesi tutturması durumunda da çalışanlara prim ödemesi yapılabiliyor. Olağan ki ciro amacını tutturmak için de kasadaki, reyondaki tüm çalışanların efor göstermesi gerekiyor.

Kasa çalışanları da ciroya dayanak olmak ve hedefin tutturulması halinde prim alabilmek için etrafındaki eserleri önerebiliyor. Satış gayelerini tutturmak ise maalesef ki pek de kolay değil.

Çalışanların ne kadar ek satış yaptığının bilgileri tutuluyor.

Mağazacılık dalında uzun yıllar çalışmış bireylerden edindiğimiz bilgilere nazaran; ek eser satışları kasa çalışanları arasında adeta bir yarışa dönüşüyor. Bunun en büyük sebebi de kimi firmalarda yöneticilerin kasa çalışanları ortasındaki satış datalarını tutuyor olması. Üstte da bu dataların nasıl tutulduğuna dair bir örnek görebilirsiniz. 

Üstelik bu datalar vakit zaman mail yoluyla yahut kasa çalışanlarına özel açılan WhatsApp kümeleri aracılığıyla çalışanlarla günlük, haftalık yahut aylık olarak paylaşılabiliyor. Kasa çalışanları ortasında kimin daha az kimin daha fazla ek eser satışı yaptığının görüldüğü bu tabloların birtakım sonuçları da olabiliyor natürel. 

Daha az ek eser satışı gerçekleştiren kasiyerlere yaptırımlar uygulanabiliyor.

WhatsApp kümelerinde paylaşılan bilgilerden bahsetmiştik. Çalışanlarla paylaşılan datalar üzerinden daha düşük satış sayısına sahip kasa çalışanları ikaz alabiliyor. Bu durum tekrarlandığı takdirde ise kasadan reyona geçirilebiliyor. Çalışanların ek satış konusunda müsabakasının en büyük sebebi de aslında bu durum.

Üstelik bahsettiğimiz bu yarış birtakım firmalarda bölgedeki mağazalar ortasında da gerçekleşebiliyor. Tekrar makul bir satış gayesi konularak, gayesi tutturan yahut ‘X’ eserin en yüksek satışını gerçekleştiren firmaya prim ödenmesi üzere…

Kasada çalışmak genel olarak bir avantaj olarak görülüyor.

Mağazacılık ve market dalında genelde kasa ve reyon çalışanları çoklukla birebir kişiler oluyor. Örneğin kasada müşteri kalmadığında reyondaki eserleri düzenlemek, eksikleri tespit edip gidermek üzere vazifeler tıpkı şahıslardan beklenebiliyor. Fakat kasa ve reyon çalışanlarının farklı olduğu firmalarda bu durum işleri biraz değiştiriyor. 

Sektördeki pek çok çalışan kasada çalışmayı bir avantaj olarak görüyor. Hatta kimi firmalar, kasada çalışan bireylerin ekstra sorumluluk alması sebebiyle kasa çalışanlarına daha yüksek maaş verebiliyor. Lakin daha yüksek maaş alınmayan firmalarda da kasada çalışmak daha az koşuşturma olması üzere sebeplerle bir avantaj sayılabiliyor. 

Peki kasada çalışmak sahiden avantaj mı? 

Aynı yerde sabit durarak saatler geçirdiğinizi düşünün. Bir mühlet sonra ayaklarınızın altlarını hissetmemeye, bacaklarınızda ağrılar hissetmeye başlayabilirsiniz. Hareket halinde olduğunuzda ise vakit daha çabuk geçer ve yorgunluğunuzu daha az hissedebilirsiniz.  

Bununla birlikte bacaklarınızda oluşabilecek varisler üzere sıhhat meseleleriyle da karşılaşabiliyorsunuz. Nitekim tekrar uzun müddet sabit bir formda ayakta durmaya bağlı kas ve iskelet sıkıntıları da yaşanabiliyor. Natürel ki birtakım firmalarda kasiyerlerin oturabileceği yerler olduğu için bu sıkıntıların bir ölçü önüne geçilebiliyor.

Kasada müşteri olmadığında ne oluyor?

Kasada müşteri kalmadığında çalışanların reyonu düzenlemesi, kasa önündeki eserlerin tedariğini sağlaması, biriken askıları toplaması beklenebiliyor. Yani kasa çalışanları da tıpkı reyon çalışanları üzere neredeyse hiç boş durmuyor. Bahsettiğimiz bu durumu da birçok firmada görebiliyoruz.  

Maalesef günümüzde birçok insan epeyce güç kurallar altında çalışmaya devam ediyor. Üstelik işinizi bıraktığınızda işsiz kalma ihtimaliniz de hayli yüksek… Yani kasiyerler de bir halde işlerini ellerinde tutmaya ve kendilerinden bekleneni yapmaya çalışıyorlar.