Pek çok açıdan en başarılı sinematik cihan pozisyonunda bulunan Marvel Sinematik Kozmosu (MCU) genişlemesine devam ediyor. Bu cihanın en değerli karakterleri ortasında yer alan Thor, 4. solo sineması olan Love and Thunder ile karşımıza çıktı. Thor: Ragnarok’un da direktörlüğünü yapan Taika Waititi imzalı bu sinemada Chris Hemsworth, Natalie Portman, Tessa Thompson bir kere daha karşımıza çıktı.

MCU içerisinde yer alan başka üretimleri, yasal sınırlamalar nedeniyle platformda sunulamayan Dr. Strange and The Multiverse of Madness dışında, Disney+ üzerinden izlemek mümkün. Böylelikle sinemada gördüğünüz nüanslara da daha çok hakim olabiliyorsunuz.

Daha evvelki 3 Thor sineması ve öbür tüm Marvel sinemalarını izlemek için Disney+’a üye olabilirsiniz. Aylık 34,99, yıllık 349 TL’lik avantajlı fiyatı kaçırmayın.

Öncelikle sinemadan ne beklemeliyiz?

MCU’nun birinci 2 fazında en zayıf solo sinemalar Thor’un solo sinemalarıydı. Karakterin yükünü bir türlü hissettiremeyen Marvel, üçüncü Thor sineması ile birlikte şeytanın bacağını kırmış ve büyük bir ivme yakalamayı başarmıştı. Thor: Love and Thunder da tutan formülün üzerinden devam ediyor.

Aslında Ragnarok ile birlikte birinci Thor filmlerinin çizgisinden ayrılmış ve yeni bir Thor ile karşılaşmıştık. O sinemada favori Asgardlımızın hayatında gereksiz olan ne varsa kıssadan çıkarılıp atılmıştı. Böylelikle büsbütün tabula rasa diyemesek de hayli sade bir konsept elimizde kalmıştı. Bu sinema ile birlikte yine inşa edilen Thor kıssasına birtakım eski ve birtakım yeni ögeler ekleniyor.

“Çizgi romanlar üzere olmamış” mı?

Öncelikle sinema, Jason Aaron’un The Mighty Thor serisini ve Gorr the Godbutcher‘ın kıssasını tek seferde anlatmayı amaçlıyor. Her iki çizgi roman serisi de öncesiyle sonrasıyla epeyce kapsamlı öyküler barındırdığı için sinemanın mühleti biraz kısa kalıyor, kimi şeyler de sinematik kozmosa uyarlanırken değişikliğe uğruyor. Zati çizgi roman ile sinema çok farklı mecralar olduğu için bu durum olağan.

Öte yandan sinemadaki birtakım sahneler direkt çizgi romanlardan fırlamış. Çok ufak tefek değişiklikler dışında birebir tıpkı olan sahneler bulunuyor. Bu açıdan baktığımızda aslında hoş bir hürmet duruşu gördüğümüzü de söyleyebiliriz.

Thor: Love and Thunder, bu sineması kim yaptı?

Thor: Love and Thunder oldukça eğlenceli, heyecanlı ve aksiyonu bol bir sinema, yani mutlaka sinemaya makus diyemeyiz. Ne var ki sinemanın başı çokça karışık, kıssanın direktörün mi, senaristin mi yoksa stüdyonun mu elinden çıktığı belirli değil. Bu da sinemanın temposunda vakit zaman aksaklıklara neden oluyor.

Bir başka sorun ise sinemadaki birtakım şakaların çok yersiz gelmesi oluyor. Güldürü bir tepki olabilir, bir savunma düzeneği ya da bir cümbüş aracı olabilir. Bunu karakterler doğal bir biçimde aktardığında sorun olmasa da yer yer latife yapmak için sinema kendisini fazla zorluyor. Bununla birlikte güldürü istikrarlı de dağılmıyor, sinemanın birtakım kısımları absürt güldürüye göz kırparken kimi kısımlarında tek bir latife emaresi bile yok.

Peki sinemanın düzgün yanları neler?

Elbette sinemanın pek çok düzgün yanı da var. Birinci olarak sinema epey eğlenceli ve aksiyon dolu. Bu noktada ne kadar eğleneceğinizi ise çizgi roman sinemaları sevginizden çok 80’lerin sonu 90’ların başı sevginiz belirliyor. Bilhassa o periyodu seviyorsanız bu sinemadan çok keyif alacaksınız demektir.

Her ne kadar Waititi abi kendisine ve keçilere yer açmak için müddetinden kısmış olsa da seriye inanılmaz yakışan Valkyrie, CGI kaslarıyla dövüşen Mighty Thor ve bildiğimiz düz Thor arasındaki ahenk epey yüksek düzeyde.

Film boyunca Dio ve Guns N’ Roses göndermeleri görüyoruz. Müzikler ve görsellik esasen enfes, o açıdan kimsenin bir çekincesi olmasına gerek yok. Bir de sinemanın kendi kendini çok da ciddiye almadığını, yer yer kendisinin parodisini yaptığını fark edince sinemaya bakışınız da ona nazaran şekilleniyor.

Bilet almaya bedel mi?

Sinemaya gittiyseniz ve vizyondaki sinemalardan birini seçecekseniz mutlaka bedel. Yok bu sineması görmek için özel olarak sinemaya gidecekseniz bilet parasına değip değmeyeceğini şu küçük testle anlayabiliriz:

Soru: Aşağıdaki kümelerden hangisine daha yakınsınız?

A) Şöyle rock, metal, 80’ler 90’lar, Iron Maiden falan seviyorum

B) Önümüzdeki dört yıl içerisinde bir üst eğitim seviyesine geçmek için imtihana girmem gerekiyor

C) MCU’yu severim, o denli muhteşem kahraman falan hem aksiyon olsun hem latifeler komiklikler

D) Marvel sinemalarında hayatın manasını arıyorum, ayrıyeten benim sevdiğim karakterler vilayetle de benim sevdiğim üzere resmedilsin istiyorum.

Eğer yanıtınız A ise kesin gidin, B ise büyük ihtimalle sinemada çok eğleneceksiniz, C ise sinema biletine verdiğiniz paraya paha ancak patlamış mısır içecek işine girerseniz değmez, D ise izlemeseniz daha yeterli.