Birçoğumuzun iki tarafından da sıkıntısızca bağlanabildiği için sevdiğimiz USB Type-C(USB-C), geçtiğimiz aylarda Avrupa Birliği tarafından tüm elektronik aygıtlarda mecburî hale getirildi. Akıllı telefon üzere elektronik aygıtlarda tek tip girişi onaylayan Avrupa Birliği, bu standart için de hem süratli şarj hem de evrak ve manzara transferi yapan Type-C’yi uygun gördü. Son yıllarda neredeyse tüm Android aygıtlarda bulunan Type-C, bu kararla birlikte iPhone’larda da yer almaya başlayacak. Pekala Type-C aygıtlarının tarihçesini biliyor muyuz? Avrupa Birliği neden farklı bir kablo kontağını değil de USB Type-C’leri uygun gördü? 

Bugün sizlere Type-C’lerin nereden geldiğinden bahsedeceğiz. Telefon, bilgisayar, kablosuz kulaklık ve öteki pek çok teknolojik aygıtlarda bir “kalite” sembolü olan bu temas tipi, hem tasarımsal manada hem de sunduğu özellikler bakımından evvelki alternatiflerinin çok önünde yer alıyor. Bilhassa akıllı telefonlarda süratli şarjı mümkün kılan Type-C geliştirilirken hangi süreçlerden geçmiş, bu teknolojiye kimler dayanak vermiş gelin yakından bakalım.

Type-C’nin kısa tarihçesine bakalım.

USB konektörü, birinci olarak PC’ye USB Type-A konektörüyle 1996 yılında geldi. Bu konektörleri bilgisayarımızdaki USB girişleri olarak hala kullanmaya devam ediyoruz. Elbette güçleri vakitle arttı. 2000 yılına geldiğimizde USB 2.0 ile birlikte Micro USB ilişki noktası da geldi. 2014 yılında Type-C’nin bölümü başlayana kadar da Micro USB irtibat noktaları standart olarak kullanıldı. Bu süreçte çıkan USB Type A, B, Micro ve Küçük temas noktalarının tamamı tıpkı temel dahili temaslara sahipti. Bu noktada yalnızca irtibat noktaları değişiyordu. Bu noktadaki ihtilal ise 2014 yılında Type-C ile gerçekleşti.Eski akıllı telefonlarda hatırlarsınız. Telefonu şarj etmek için gerekli kablonun ön yüzü vardır. Bu ön yüz genelde tutmaz ve bizi uğraştırırdı. İşte hayatımızdan bu uğraşı kaldıran Type-C, vakitle standart halini aldı. USB Implementers Forum (USB-IF) tarafından 2014 yılında duyurulan Type-C, 24 pinli simetrik bir USB konektör sistemi olarak karşımıza çıktı. USB 3.0’da yer alan 8 konektörü tam 3 katına çıkaran Type-C’deki “C” sözü ise konektörün fizikî formuna istinaden verildi.

USB Type-C özellikleri ve az bilinen yararları neler?

USB Type-C, data transferi yaparken tıpkı vakitte şarj imkanı da sunan bir ilişki noktası. USB Type-C; USB 3.2 Gen 2 ile birebir olan 10 Gbit/s’ye varan data aktarımını desteklemesi için tasarlandı. Bu, hala bilgisayarlarımızda bulunan USB 2.0’ın 480 Mbit/s data suratından 20 kat daha süratlidir. Her ne kadar teorideki suratlar gerçekle birebir örtüşmese de USB Type-C’nin hem dataları hem de manzaraları süratli ve inançlı bir halde aktarabildiği, günlük hayatta da test ettiğimiz bir şey. 

USB Type-C’nin akıllı telefon ve aygıtlarda bu kadar tanınan olmasının bir öbür sebebi de şarj etme kapasitesidir. Daha birinci çıktığı devirlerden itibaren 100 W’a kadar şarj imkanı sunan Type-C ilişki noktası, telefonlardaki süratli şarj teknolojisinin bu kadar gelişmesinin de önünü açtı. Günümüzde USB Type-C Gen 2.1 kabloları 240 W’a kadar şarj imkanı sunabiliyor. USB Type-C Gen 2.1 ile data suratları da çok daha üstlere çıkmış durumda. Bu yeni kuşak kablolar 40 Gb/sn (4,8 GB/sn) bilgi transfer suratlarını takviyeler. Bu sürat teoride 1,5 saatlik 4K görüntüyü 2 saniyede aktarabileceği manasına geliyor.

Avrupa Birliği’nin neden bu kabloyu standart haline getirdiğini daha net anlamamızı sağlan bir öbür etken de geriye dönük uyumlu yapıda olması. Yani eski tip kablolarınızı da çeşitli dönüştürücülerle Type-C’ye çevirebilirsiniz. Bu durum kablonun gücünü düşürecek olsa da sizi sıkıntı durumlarda kurtarabildiğini söyleyebiliriz. Artık sizlere Type-C’nin az bilinen yararlarını sıralı liste halinde vereceğiz.

Type-C’nin sunduğu pek bilinmeyen faydaları

• Yüksek süratli şarj sunması (USB Type-C Gen 2.1 ile 240 W’a kadar şarj imkanı bulunuyor.)
• Yüksek süratli evrak transferi (USB Type-C Gen 2.1 ile 40 Gb/sn data transfer suratları sunuyor.)
• Her iki taraftan da bağlanabildiği için taraf zorunluluğunun ortadan kalkması.
• 24 pinli yapının önceki ilişki noktalarına nazaran çok daha sağlam olması.
• Diğer temas noktalarına nazaran çok daha yeni ve günümüz teknolojilerine uyumlu olması.
• Çok daha güçlü bilgi transfer suratları sayesinde 3.5 mm jak girişlerinden çok daha uygun ses kalitesi sunması.

USB Type-C teknolojisinin önünü kim açtı?

İlk olarak Intel’in laboratuvarından doğan, AMD, HP, Microsoft üzere firmaların ortasındaki görüşmelerle şekillenen USB Type-C, akıllı telefonların arayıp da bulamadığı bir alternatifti. Android aygıtlar üreten kimi firmalar Type-C bulunan aygıtlarını çıkarmaya başladılar, fakat bu firmaların çıkardığı hudutlu sayıdaki eserler yeni bir teknolojinin standart halini alması için kâfi değildi. Bu teknolojide en büyük adım Samsung tarafından atıldı. Piyasanın büyük bir kısmını elinde bulunduran Samsung, Galaxy Note 7 ile birlikte Type-C irtibat noktasına geçiş yaptı.

Firma, bunu yaparken eski teknoloji olan microUSB’yi de unutmamış ve bunlar için dönüştürücü yollamıştı. Samsung, 2018’de çıkardığı Galaxy A8 ve A8+’la birlikte büsbütün Type-C’nin önünü açmaya başladı. Samsung’un da gücünü gerisine alan Type-C, vakit içerisinde neredeyse tüm Android akıllı telefonlarda kullanılmaya başladı.

Apple da Avrupa’da Type-C’ye dönecek.

Avrupa Birliği’nin aldığı kararla birlikte Apple da iPhone ve iPad’lerinde bundan sonra Type-C irtibat noktasını kullanacak. Daha öncesinde iPhone ve iPad’lerde Lightning girişini kullanan Apple, Avrupa Birliği’nde satış yapmak istiyorsa bunları Type-C’ye çevirmek zorunda kalacak. 

Bugün sizlere USB Type-C’nin tarihçesinden ve teknolojisinden bahsettik. Pekala sizler içeriğimizi nasıl budunuz. Bu biçim içeriklerin devamının gelmesini istiyorsanız yorumlar kısmında buluşalım.