Sinema tarihinde içerdikleri sahneler ve öyküleri sebebiyle rahatsız edici bulunan, yasaklanan pek çok sinema var. Hatta bu sinemaların kimileri o kadar ses getirdi ki beraberinde davalar geldi.
Bu yasaklı ve dehşet verici sinemalardan biri de Cannibal Holocaust. 1980 üretimi bu sinema, Amazon ormanlarına çekime giden bir belgesel grubunun kaybolması sonrası yaşananları anlatıyor. Fakat sinemada yer alan vefat, şiddet, cinsel taciz ve hayvan katli sahneleri o kadar ‘kötü’ ki sinemanın direktörü, cinayet üzere pek çok kabahatten dava edildi.
Cannibal Holocaust’un konusuna biraz daha ayrıntılı bakalım
Amazon ormanlarına yerli kabilelerle ilgili belgesel çekmeye giden dört kişilik bir takımdan haber alınamaması üzerine, bir antropolog ve takımı, kaybolan belgesel takımını aramaya çıkar. Antropolog ve takımı arama çalışmalarına devam ederken sinema takımını bulamasalar da grubun çektiği imgelerin olduğu kutulara ulaşırlar.
Filmleri izleyen antropolog ve takımı, belgesel grubunun bir kabileyi ‘rahatsız etmesi’ sonrası bu kabilenin yamyam yüzüyle tanıştıklarını acı bir halde öğrenir…
Filmin tartışmalara yol açan öyküsü, direktörün cinayet de dahil birçok hatayla suçlanmasına yol açtı
Filmin konusu sadece okuyunca o kadar da ‘dehşet verici’ görünmeyebilir. Ama bol kan, şiddet, cinayet, yamyamlık, cinsel taarruz ve hayvan katli içeren imgelere bir de sinemanın sloganı olan ‘en güzel efekt gerçek olandır’ eklenince, haliyle tartışmalar da gecikmedi.
Film daha birinci gösterimini gerçekleştirir gerçekleştirmez içinde bulunan sahneler sebebiyle ‘müstehcen’ bulundu ve yasaklandı. Ayrıyeten sinemanın direktörüne de dava açıldı. Sinema 50’den fazla ülkede yasaklanarak bu alanda rekor kırdı.
Bu gelişmenin üzerine bir de sinemadaki tüm hayvan vefatı sahnelerinde sahiden de hayvanlara canice azap edilip öldürüldükleri bilgisi gelince, daha büyük yansılar geldi. Çabucak akabinde da sinemada ‘kazığa oturtma’ sahnesinde ölen oyuncuların sahiden de öldürüldüğüne yönelik savlar ortaya atıldı ve direktöre bir de cinayet davası açıldı. İşte sinemada yer alan manzaralar bu kadar gerçekçi ve dehşet vericiydi.
Oyuncuların öldürüldüğü savı neden ciddiye alındı?
Tabii ki oyuncuların öldüğü tezinin tek sebebi sahnelerin çok gerçekçi olması değildi. Birebir vakitte sinemada ölen oyuncuların uzunca müddet ortada görünmemesi ve medyada yer almaması bu tezleri güçlendirdi. Halbuki ki bu durumun sebebi, oyuncularla imzalanan bir mutabakattı. Bu muahedeye nazaran oyuncular, sinemanın yayınlanmasından sonra bir sene boyunca ortalıklarda gözükmeyecekti.
Bunun sebebi ise sinemadaki ‘belgesel çekmeye giden grubun yamyamlarca öldürülmesi’ öyküsünün daha gerçekçi görünmesini sağlamaktı. Lakin alınan bu karar, anlayacağınız üzere karşıt tepti ve direktörün başına daha fazla bela açtı.
Altı hayvanın vahşice öldürüldüğü sahneler, ne yazık ki gerçekti
Filmde altı farklı hayvan vahşice katledildi ve ne yazık ki bu sahneler için hayvanlar hakikaten öldürüldü.
- Bir kemirgen çeşidi olan koati, bıçakla öldürüldü.
- Bir kaplumbağa, başı kesilip iç organları çıkarılarak öldürüldü
- Bir tarantula ve boa yılanı, pala ile kesilerek öldürüldü.
- Bir domuz, tüfekle başından vurularak öldürüldü.
- Bir maymun, başı kesilerek öldürüldü (bu sahne iki defa çekildiği için iki maymun vahşice katledildi)
Film bu tezler sebebiyle ‘snuff film’ olmakla suçlandı: Pekala snuff sinema nedir?
Filmde oyuncuların nitekim öldürüldüğü argümanı sonrası üretim ‘snuff film’ olmakla suçlandı. Snuff sinema, sadistçe bir seks aksiyonu sırasında oyunculara azap edilmesi ve öldürülmeleri ile sonuçlanan ve yasa dışı yollarla çekilen pornografik sinemalara verilen isim.
Yönetmen tüm oyuncularla irtibata geçerek ‘yaşadıklarını’ kanıtlamak zorunda kaldı. Bu tezlerden sıyrılmak ve mahkeme tarafından paka çıkarılabilmek için sinemanın direktörü tüm oyuncularla irtibata geçti ve ölmediklerini kanıtlamak zorunda kaldı. Bunun için sinemada yer alan ve ölen tüm oyuncularla röportajlar düzenlendi ve kanıtlar de mahkemeye sunuldu. Akabinde direktörün ‘cinayet’ suçlaması da düşürüldü. Ayrıyeten direktör, mahkemede ‘kazık’ sahnesini nasıl o kadar gerçekçi yaptıklarını da anlatmak zorunda kaldı.
Filmin çekimleri de olaylıydı ve sette daima tartışmalar yaşandı
Böylesine sarsıcı bir sinemanın imal evresi da haliyle olaylı oldu. Oyuncular ile direktör Ruggero Deodato ortasında daima tartışmalar yaşandı. Sebebi ise ekseriyetle oyuncuların tecavüz, hayvan öldürme üzere sahnelere yaptıkları itirazlardı. Lakin sinemada yer alan oyuncuların yaptıkları açıklamalara nazaran direktör Deodato tüm bu tenkitlere kulak asmadı, hatta oyuncularına bağırıp onları istediği şeyleri yapmaya zorladı.
Filmin başrolünde yer alan, takımı aramaya giden antropolog rolündeki oyuncu Robert Kerman, sinema çekimlerinde direktörle daima arbede ettiklerinden ve direktörün gruba çok makus davrandığından bahsettiği açıklamalarında Deodato hakkında ‘sadist’ ‘ruhu yok’ ‘acımasız’ gibi sözlerle andı.
Yani aslında direktör oyuncuların ölmesine yol açmasa da, bu korkutucu sinemanın çekimleri sırasında ölen hayvanlar, oyuncuların istemeden rol aldıkları şiddet, cinsellik üzere sahneler düşünüldüğünde, tüm hatalarından aklanan direktörün çok da suçsuz olduğunu söyleyemeyiz.
Film, her şeye karşın ‘kült filmler’ ortasında yer alıyor; neden?
Bir sinema alt tipi olan istismar sineması yapıtı olarak anabileceğimiz Cannibal Holocaust, bilhassa kullandığı ‘görüntülerin bulunması’ ve olayların açıklığa kavuşturulmasında kullanılması yolu sebebiyle sinema kültürü için yenilikçi bir yapı olarak değerlendirildi. Sonrasında bu prosedür Hollywood sinemasında da kullanıldı. Ayrıyeten sinema ‘yamyam filmleri’ ortasında ‘zirve yapım’ olarak biliniyor ve bu lakabı elinde tutmaya devam ediyor.