{iframe}

Küresel ısınma nedeniyle, dünyanın bir çok büyük kentinin su altında kalma riski bulunuyor. BM‘e sunulan  yüzen şehirler projesi ise bu duruma karşı bir tedbir almanın yolunu arıyor.

Ekolojik tahliller sunan bir şirketin sunduğu projeyi Mimar Bjarke Ingels tasarladı ve BM‘e bu projeyi sundu. Pekala lakin yüzen şehirler tahlili insanlığı nasıl hayatta tutacak?

Yüzen Kentler su baskınlarına karşı nasıl bir tahlil sunacak?

Yüzen şehirler tek bir yüzen ada yerine, birbirine bağlanan irili ufaklı bir çok adanın bir ortaya geldiği bir yapıda olacak. Oceanix City isimli projenin  günümüz mega kentlerinin 1,5 km açığına inşa edilmesi planlanıyor. Böylelikle rastgele bir felaket anında kentten basitçe ulaşım sağlanarak, yaşamsal faaliyetlerin devam etmesi sağlanacak.

Bu haliyle Kevin Costner‘ın başrolünü oynadığı Su Dünyası sinemasını hatırlatsa da, daha çok ütopik bir geleceğin kenti yapısına sahip.

Amaç Kasırga ve fırtına üzere suyun yükseldiği durumlarda daha mobilize bir tahlil sağlamak. Birebir vakitte bu yüzen kent kasırgalara dayanacak formda dizayn edilecek. Adalar, okyanusa demirlenerek sabitlenebilecek ve muhtaçlığa nazaran ayrılıp, birleştirilecek halde tasarlanacak.

Bu ütopik kentin en çarpıcı yanıysa, deniz suyu mineral birikintilerinden kireç taşı oluşmasını sağlamak için biorock isminde, küçük elektrik patlamaları sağlayan bir teknoloji kullanmayı tasarlıyorlar. Böylelikle kentleşme nedeniyle olumsuz etkilenen mercan resiflerinin güçlendirilmesi planlanıyor.

Adalar yalnızca hayat merkezi olarak tasarlanmış. Temel gereksinimler ve alışveriş üzere muhtaçlıklar için elektrikli deniz motorlarıyla adaların merkezine geçmeniz gerekiyor. Adalar gereksinime nazaran yapboz üzere birleştirilip ayrılabiliyor.

BM her ne kadar bu projeye şimdi onay verip desteklemese de, Bjarke Ingels‘in tahlilini gelecek için umut verici olarak görüyor.

Peki küresel ısınma tehlikesine karşı planlanan yüzen şehirler projesini nasıl buldunuz? Bu türlü bir kentte yaşamak ister miydiniz? Yorumlarınızı bekliyoruz.